Ortopedik tümör cerrahisi kemik ve yumuşak doku tümörlerinde sık kullanılan bir tedavi prosedürüdür. Cerrahi, lokalizasyona, histolojik tipine, tümörün uzamasına ve hastanın yaşına bağlı olarak yumuşak doku eksizyonları / rezeksiyonları, eklem replasmanı, kalça replasmanı, uzuv kurtarma ameliyatı, çubuklama / çubuk fiksasyonu, kemik aşılama / sentetik kemik ikamesi, implantlar (örneğin protez), transplantasyonlar, rekonstrüktif cerrahi ve palyatif cerrahi gibi çoklu cerrahi prosedürleri içerir.
Ortopedik tümör cerrahisi, kemik ve yumuşak doku tümörlerinin teşhis ve tedavisinde uzmanlaşmış bir tıp dalıdır. Bu cerrahi alan kanserli dokuların çıkarılması, kemiklerin onarımı ve yeniden yapılandırılması gibi kapsamlı ve sofistike tedavi yöntemlerini içermektedir. Ortopedik onkoloji, hastaların hareket kabiliyetini koruyarak yaşam kalitelerini artırmayı hedefler. Bu nedenle, hem kemik tümörleri hem de yumuşak doku tümörleri için farklı cerrahi teknikler ve modern tedavi yaklaşımları sunar.
Uzuv koruyucu cerrahi tekniklerin ön planda olduğu bu alanda, biyopsi ve doğru tanı yöntemleri hayati öneme sahiptir. Bu aşamada tümörün tipi, boyutu ve lokasyonu gibi faktörler dikkate alınarak en uygun yaklaşım belirlenir. Tedavi sürecinde, cerrahi müdahaleler genellikle kemoterapi, radyoterapi ve immünoterapi gibi yöntemlerle bir arada kullanılabilir. Bu çok disiplinli yaklaşım, hastaların tedavi sürecinde daha iyi sonuçlar elde etmelerine yardımcı olur.
Ortopedik tümör cerrahisi ise yalnızca tümörleri çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda kemoterapi veya radyoterapi sonrası oluşabilecek komplikasyonlarla da başa çıkar. Örneğin, kemoterapi tedavisi sırasında bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle, hastaların genel sağlık durumunu göz önünde bulundurarak bireyselleştirilmiş tedavi planları oluşturulur. Doktorlar, hastaların özel ihtiyaçlarına ve durumlarına göre tedavi planlarını ayarlayarak en iyi sonuçları elde etmeyi hedefler.
Özellikle kötü huylu tümörlerde, doğru cerrahi teknikler ve zamanlama ile hastanın hem sağ kalım oranını artırmak hem de yaşam kalitesini iyileştirmek mümkün olabilir. Bu nedenle ortopedik tümör cerrahisi; multidisipliner bir ekip çalışması ile yürütülmekte, hastaların hem fiziksel hem de psikolojik destek almaları sağlanmaktadır. Tedavi sürecinde hastaların durumları yakından izlenir ve gerektiğinde tedavi protokollerinde güncellemeler yapılır. Bu bütünsel yaklaşım, hastaların daha iyi bir yaşam kalitesine ulaşmasına katkıda bulunur.
Ortopedik Tümör Cerrahisi Nedir?
Ortopedik tümör cerrahisi; kemik ve yumuşak doku tümörlerinin tanı, tedavi ve rehabilitasyon sürecini kapsayan karmaşık bir tıbbi uzmanlık alanıdır. Bu cerrahi müdahaleler, hastanın yaşam kalitesini korumayı ve iyileştirmeyi hedefleyen çok yönlü bir yaklaşımı gerektirir.
Tümör cerrahisinin temel amacı; kitleyi tamamen çıkarmak, hastanın fonksiyonel kapasitesini korumak ve olası nükslerin önüne geçmektir. Bu nedenle, cerrahi öncesinde detaylı görüntüleme yöntemleri ve biyopsi gibi tanısal işlemler mutlaka gerçekleştirilir.
Ortopedik tümör cerrahisi kapsamında uygulanacak cerrahi stratejiler, tümör türüne göre değişkenlik gösterir. İyi huylu tümörlerde, geniş cerrahi sınırlarla kitlenin çıkarılması hedeflenirken kötü huylu tümörlerde daha agresif yaklaşımlar benimsenir. Modern ortopedik tümör cerrahisi, rekonstrüksiyon ve protez uygulamaları ile hastanın hem onkolojik hem de fonksiyonel iyileşmesini sağlamayı amaçlar.
Ortopedik tümör cerrahisi öncesi süreç son derece kritiktir. Radyolojik görüntüleme yöntemleri (MRG, BT); tümörün boyutu, konumu ve çevre dokularla ilişkisi hakkında detaylı bilgi sağlar. İnce iğne biyopsisi veya açık biyopsi ile tümörün patolojik özellikleri belirlenir. Bu sayede cerrah, en uygun tedavi yaklaşımını planlayabilir.
Cerrahi sırasında tümörün tam olarak çıkarılması esastır. Cerrah bu nedenle sağlam doku sınırları içerisinde tümörü çıkarmaya çalışır. Bazı durumlarda geniş rezeksiyon gerekebilir, bazılarında organı koruyucu yaklaşımlar tercih edilir. Günümüz teknolojisi sayesinde bilgisayar destekli navigasyon sistemleri ve robotik cerrahi yöntemler daha hassas müdahalelere olanak sağlamaktadır.
Ortopedik Tümör Cerrahisi Hangi Hastalıklara Uygulanır?
Ortopedik tümör cerrahisi, kemik ve yumuşak dokuda gelişen çeşitli tümör tiplerinde uygulanır. İyi huylu kemik tümörlerine genellikle başka nedenlerle çekilen grafiler sırasında tesadüfen rastlanır. Genellikle ağrıya neden olmayan iyi huylu kemik tümörleri 5 cm’den büyük olduğunda kötü huylu olma riski düşünülmelidir.
İkinci en sık görülen iyi huylu kemik tümörü, kondromadır. Elde en sık görülen kemik tümörü olan kondroma genellikle 30-40’lı yaşlarda ortaya çıkar. Hastalarda herhangi bir şikayete neden olmaz. Tanı koyma aşamasında sadece röntgenografi yeterli olup genellikle tesadüfi ya da patolojik kırıkla tanı konulur.
Osteokondrom/egzositoz ise 6 ila 20 yaş aralığında en sık görülen iskelet tümörü olup genellikle uzun kemiklerde ve tek lezyon olarak ortaya çıkar. Nadiren genetik geçişli olarak pek çok bölgede birden fazla lezyon görülmesi söz konusu olabilir. Tekli lezyonlarda kötü huyluya dönüşüm riski %1’in altındadır. Çoklu lezyonlarda ise bu oran %5 civarındadır. Hastaların büyük bir kısmında şikayete neden olmaz. Genellikle çocukluk çağında tesadüfen tanı konulmakla birlikte iskelet büyümesiyle büyümektedir. Şikayeti olmayan hastalarda tedaviye gerek duyulmaz. Anormal büyüme gelişimi, ağrı, damar-sinir basısı, eklem hareket kısıtlılığı ve kötü huylu tümöre dönüşüm riski durumlarında cerrahi tedaviye gereksinim duyulur.
Osteoma en sık kafa ve yüz kemiklerinde görülmekle birlikte nadiren uzun ve yassı kemikleri de tutabilir. Genellikle erişkinlerde görülen osteomanın kötü huylu dönüşümü nadirdir. Ağrısız kemik yüzeyinde çıkıntı olarak ortaya çıkar.
Osteoid osteoma ise genellikle 20’li yaşlarda ve uzun kemiklerde görülür. Özellikle gece ağrısı olan osteoid ostemanın tanısı için röntgenografi, MRG, bilgisayarlı tomografi ve kemik sintigrafisi yöntemlerinden faydalanılabilir. Kötü huylu tümörlere dönüşmemesine karşın ağrılı olması nedeniyle ameliyat ile çıkarılmaktadır.
En sık 20’li yaşlarda görülen osteoblastomanın görülme sıklığı erkeklerde 3 kat daha fazladır. En sık omurgada görülen osteoblastomanın ağrısı, osteoid osteoma gibi geceleri ve şiddetli olabilir. Omuriliğe baskı yapması hâlinde bel fıtığına benzer bulgulara yol açabilir. Hastalarda ağrıya bağlı skolyoz görülmesi mümkündür.
Genellikle uzun kemiklerde görülen fibröz displazi, çoğu hastada şikayete neden olmaz. Genellikle röntgenle tesadüfen tanı konulmakta olup tanı için genellikle biyopsiye gereksinim duyulmaz. Deformite ya da kırık riskine neden olmaması durumunda takip edilir.
Çalışma Saatlerimiz
Pazartesi: 09:00 – 18:00
Salı: 09:00 – 18:00
Çarşamba: 09:00 – 18:00
Perşembe: 09:00 – 18:00
Cuma: 09:00 – 18:00
Cumartesi: 09:00 – 18:00
Pazar: Kapalı